İlkokuldan itibaren, takriben, altmış beş yıldır, 10 Kasımların içindeyim. “Devletimizin banisi, insanlık idealinin mümtaz siması” Gazi Mustafa Kemal Atatürk, 10 Kasım 1938 de hayata gözlerini yumdu.
Türk Ulusunun en yüce değerini kaybetmesinin yarattığı acının boyutları kelimelerle ifade edilemez, o nedenle, yıllarca, 10 Kasımlarda YAS GÜNÜ programları düzenlendi. Bu programların, duygusallığı tatmin ettiğini, fakat bilinçlenmeye katkısı olmayan ezberci bir uygulama olduğunu, içeriğinin değişime ihtiyacı olduğunu dillendirdiğimde, “Sen Atatürk’ü sevmiyor musun, onun ölümüne üzülmüyor musun?” gibi, sorularla karşılaştığımı hatırlıyorum. Ya ben kendimi ifade edememiştim, ya da, onlar, fikirleri olmadığı için, konuyu saptırarak, beni zor duruma sokmaya çalışmışlardı. Bu, değişimden korkan ezberci zihniyet uzun süre, Türkiye’nin yönetiminde etkili oldu.
*Atatürk’ün ölümü, Türk Ulusu için, yeri doldurulamayacak, çok büyük bir kayıptır. Hamasi sözlerle, şiirlerle sürdürülen YAS programları bu kaybın etkisini azaltamaz.
* İnsanların biyolojik yapıları sonludur. Atatürk’ün ‘’naçiz vücudu elbet bir gün toprak olacaktı’’, onun düşüncelerini anlamak, eserlerini yaşatmak, hem onu yaşatmak, hem de bizim, onurlu ve güvenli yaşamamız demektir.
*Atatürk’ün düşüncelerinin, ilkelerinin, devrimlerinin, eserlerinin tek amacı; TÜRK ULUSUNU, KÜLTÜREL OLARAK, ÇAĞDAŞ UYGARLIK DÜZEYİNİN ÜZERİNE ÇIKARMAKTIR.
Çağdaş uygarlık düzeyi, laikliği de, demokrasiyi de, insan haklarını da, tam bağımsız devleti de, evrensel hukuka dayalı bir siyasi sistemi de kapsar.
* Artık, Atatürk olmadığına, o çapta bir lider bir daha gelmeyeceğine göre, Türk Ulusunu, çağdaş uygarlık düzeyinin üzerine, kim, nasıl çıkaracak?
* İçimizde, bile, Atatürk’ü diktatörlükle, dinsizlikle, ırkçılıkla suçlayan, fikir anarşistleri olduğuna göre, toplum gerçekleri, doğruları kimden öğrenecek, nasıl bilinçlenecek?
* Bu soruların en kısa cevabı; Atatürk’ün eserleri, ancak, Türk Ulusunun ortak bilinci ve ortak çabası ile yaşatılabilir ve geliştirilebilir.
* Türk Ulusunun ortak bilincinin yaratılması, ortak çabasının harekete geçirilmesi için, kendisini, çocuklarını, ülkesini ve devletini seven her Türk Vatandaşının, aklı neye eriyorsa, gücü neye yetiyorsa, hiç küçümsemeden, elinden geleni yapmasıdır. Uzanabildiği kadar, çevresini aydınlatması en somut görevdir. Çağdaş uygarlık düzeyinin üstüne çıkmanın yolu aydınlanmaktan geçer. Aydınlık, görebilmenin ve yapabilmenin ön koşuludur.
Allah’ın sevgili kulu olduğuna inandığım, Gazi Mustafa Kemal Atatürk! Rahat uyu. Yarattığın Ulus, kurduğun Devlet, mutlaka, selamete çıkacaktır.
10 Kasım 2010